Geçen gün Gülse Birsel’in yazısını okudum.
Sanırım eski bir yazı ama gözüken o ki hala ebeveynler arasında oldukça popüler… Gençleri söven, çok şımartıldıklarını ve bir işe yaramadıklarını vurgulayan bir yazı, çözümü ise eski tip anne babalıkta buluyor. Yani et mıncıran anne ve mıncırılınca süt dökmüş kediye dönen evlat…. Gençliğin şu anki halinden oldukça şikayetçi görünen bu yazının sonu da gençlikten artık umudun kesilmesi ile son buluyor. (Merak edenler için yazıyı buradabulabilirler.)
Ben bu yazıyı okuyunca gerçekten çok üzüldüm. Hem İzotomi projesinde çalıştığım hem de koçluk yaptığım gençlerle gerçekleştirdiğim sohbetleri düşündüğümde bu yazının onlara büyük haksızlık olduğunu düşünüyorum. Gençler hayata öyle sevgi dolu bakıyorlar ki onlara hayran olmamak mümkün değil ayrıca insanlar ile ilgili bizlerden çok daha ön yargısız oldukları da bir gerçek… Onların geleceğe dair endişeleri, yapmak istedikleri ve umutları var. Sadece onları yargılamadan dinlemek tüm bunları size içtenlikle anlatmaları için yeterli. Bence problem yetişkinlerin gençlere bakış açısında… Aslında bu bakış açısı eski tarihlerden beri çok değişmemiş. Bakın M.Ö 700 yılında Yunan Şair Hesiod ne demiş:
“Bugün, bugünün uçarı gençliğine bağlıysa, insanlarımızın geleceğinden hiç umutlu değilim. Gençlerin pervasızlığı karşısında kelimeler kifayetsiz kalıyor. Ben çocukken, büyüklerimize saygılı ve dikkatli davranmamız gerektiği öğretilirdi. Şimdiki gençlerse her türlü sınırlama karşısında sabırsızdır.”
Ken Robinson (dünyaca ünlü İngiliz konuşmacı, eğitimci ve yazar) “Siz, Çocuğunuz ve Okul” kitabında bu konu ile ilgili sözlerine şu şekilde yer vermiş:
“Her nesil kendinden öncekiyle ters düşer. Gençler yetişkinlere rutin bir şekilde sövüp sayar; yetişkinler de doğal olarak kendi dönemlerinden beri gençlerin ahlakındaki çöküşe sinirlenir. Hesiod siniri bozulan yetişkinlerle aynı taraftadır. Samuel Johnson’un 250 yıl önce belirttiği gibi: Her yaşlı insan dünyada artan ahlaksızlıktan ve yetişen kuşağın isteksizliği ve hoşgörüsüzlüğünden yakınır. Çocuklarınızdan bazılarının büyürken yaşadığı sıkıntılar insanlık kadar eskidir. Bunları, ilkçağ kahramanlık şiirlerinde, Shakespeare’ın oyunlarında ve izlediğiniz her filmde bulabilirsiniz. Bu çok doğaldır. Gençlerin olgunlaşma çabaları içinde bulundukları koşullar tarafından yani yetiştirme yoluyla şekillenir. Sanayideki çocuk işçiler, kölelikteki çocuklar, zenginlerin ayrıcalıklı çocukları ve savaştaki genç askerlerin hepsi durumu olduğu gibi kabullenmek zorundaydı. Kendi çocuklarınızın karşılaştığı zorluklardan bazıları bizim zamanımıza özgüdür.”
Evet tam da sıkıntılar zamanımıza özgüdür. Bir ergen annesi olarak gözlemlerimden yola çıkarak da söyleyebilirim ki, çocuklarımız bizden çok farklı bir ortamda doğdu. Onları anlamak için sadece kendi küçüklüğümüzü düşünmemiz yeterli olmaz, onların içinde bulunduğu dünyayı da algılamak için çaba sarf etmeliyiz. Bu gençler etini mıncırmak ile durmaz, durmamalı da… Kendilerini ifade edebilen bireyler olmalılar. Biz ne onlara kesin olarak nasıl davranması gerektiğini söyleyen katı ve baskıcı taraf olmalıyız ne de onlara sınırsız özgürlük tanıyan taraf… Her ilişkide olduğu gibi ebeveyn çocuk iletişiminde de demokratik bir iletişim yolu bulmak zorundayız.
Bence hepimiz bir silkinip kendimize gelelim. Sapla samanı birbirine karıştırmayalım. Tüm anneler yazıda belirtildiği gibi helikopter ebeveyn olmadıkları gibi tüm çocuklar da sorumsuz ve umarsamaz değil. Evet ailelerin aklı biraz karışmış olabilir ama gençler de gençliklerini yaşıyorlar işte…
Lütfen gençleri anlayalım. En azından anlamaya çalışalım. Bu konuda okuduğum en efsanevi kitaplardan biri olanRichard Lerner’ın “Ergenlik Hakkında Her Şey” kitabını ve Ken Robinson’un “Siz, Çocuğunuz ve Okul” kitabını içtenlikle tavsiye ederim. Gençlerin olumlu yönlerine odaklandığımızda ve onları desteklediğimizde aslında her birinin birbirinden farklı birer hazine olduğunu keşfedeceğiz. Aynı bizler gibi… Bizler nasıl birbirimizden farklıysak onların da özellikle ergenlik sürecinde kendilerini bulmak için çıktığı yolculukta bizlerden farklı duruşlar sergilediklerini sevgi ve şefkatle kabul edelim. Hepimizin ihtiyacı olan birbirimizi yargılamadığımız ve olduğu gibi kabul ettiğimiz bir dünya…
Kendini tanımak, çoğu zaman kafa karıştırıcı bir gençlik görevidir.
“İnsanın en büyük mücadelesi kendisi olarak var olmaktır.” dedi karşımda duran 17 yaşındaki genç kız. “Benim hayatımdaki her şey iki sene önce değişti.” diye ekledi. “İki sene önce ne oldu?”…
YKS 2022 tercih süresi bitti ama neler kaldı
Dün itibari ile YKS 2022 tercih süresi bitti. Geçirilen bir seneye bakıldığında özellikle öğrenciler açısından çok ciddi stres oluşturan zor bir sürecin sonuna gelinmiş oldu. Öğrencilerin çoğu bu süreçten ciddi…
Sınav Kaygısının Önemli Nedenlerinden Biri Ortadan Kaldırılabilir!
“Bu yazı bu sene sınava hazırlanma sürecine giren öğrencilerin aileleri için yazılmıştır. Konu gerçek olmakla birlikte kişi isimleri ve detaylar gizlilik açısından değiştirilmiştir…” Sadece bir an istiyorum dedi karşımdaki öğrenci,…
Çocuklar En Az Riskli Gruptalar, Korona Virüsü Kapsalar Bile Hafif Şekilde Atlatıyorlar
Dün sağlık bakanının açıklamasından sonra koronavirüsün ülkemiz sınırları içerisine girdiğini öğrendik. Bugün itibari ile ülkemizde çok daha fazla panik yaşanma durumu olası… Sabah benim de dahil olduğum whatsapp gruplarına özellikle…