Öğrencinin yüzüne baktım. Solgun görünüyordu. “Anlatmıyorum…” dedi, “…anlatsam da anlamayacaklar.
Çok öncesinde vazgeçtim anlatmaktan,” diye ekledi. “Çok dolaştım peşlerinde bir zamanlar, hep yoğunlardı, ilgilenecekleri başka şeyler vardı, içime döndüm, sinirli davranmaya başladım. Neden diye sormadılar. Sadece davranışlarımı eleştirdiler bir gün bile ne hissettiğim umurlarında olmadı. Başarılıyım, evet hep de başarılı oldum. Bu onların ağzını kapattı, beklentilerini susturdu. İyi bir üniversitede okuyacağımı biliyorum. Belki çok çevrem de olabilir. İşimde de iyi olabilirim, zaten hep başarısıyla takdir gören biriyim. Ama yalnızım. Ablam gibi uzaklara gitmek istiyorum. Kırgınım, içimde biriktirdiklerim var ve bu asla düzelmeyecek…”
Türkiye’nin sayılı liselerinden birinde okuyan öğrencinin mutsuzluğuna yanaklarından süzülen yaşlar eşlik ediyordu. “Ne olsa düzelirdi bu durum?” diye sordum. “Ön yargılarını bırakıp beni gerçekten tanımak için çaba sarf etselerdi, hissettiklerimi merak etselerdi, öfkemin ardındakileri görebilselerdi düzelirdi, ama bunun hiçbir zaman gerçek olmayacağını biliyorum.” dedi.
Çocuklarımız için en iyisini istediğimizi biliyorum. Onlar için çalışıyoruz, en iyi okullara gitsinler, en iyi kariyere sahip olsunlar, en mutlu hayatı yaşasınlar istiyoruz. Belki çok istemediğimiz bir işte sadece onların geleceği için saatler tüketiyoruz. Bunları yapmayalım demiyorum. Ama zaman hızlı akıyor. Düşünüyorum da küçükken biz işten gelene kadar uyuyakalan çocuğumuzla ne kadar konuşabildik? Onu ne kadar tanıyabildik? Arkadaşı ile kavga ettiğinde ne hissetti ve bunu ne kadar duyabildik? Ergenliğe girişte kafasındaki sorularla duygu hezeyanları içerisindeyken onunla ne kadar paylaşım yapabildik? Bazen hiçbir şey konuşmadan bile yanında oturarak onun üzüntüsüne ne kadar ortaklık edebildik?
Eğer bu satırları okuyorsanız ve bunları yeterince yapamadığınızı düşünüyorsanız üzülmeyin. Bir seminerindeUmut Kısa’nın da dediği gibi “Çocuğunuz sahip olabileceği en iyi anne ve babaya sahip, yani SİZE!!!”. (Hem kendinizi daha iyi tanımak hem de geçmişteki travmalarınızı anlayıp çözmek için “Seninle Başlamadı” kitabını okuyabilirsiniz. Kendinizi anladıkça çocuğunuzla iletişiminiz de güçlenecektir.) Bu durumda çocuğumuzla iletişimde bundan sonrası için yapabileceklerimize odaklanmak en anlamlı seçenek olacaktır.
“Duyguları dinlemek ve anlamak!” Aslında çoğumuzun sık sık duyduğu basit bir kavram gibi düşünülebilir ama etkin kullandığında bir hazine niteliğindedir. Bunu iki yönlü düşünebiliriz.Kendimiz ve çocuğumuz… Biz ebeveynler kendi yaşamımızda kendi duygularımızı anlayarak neye neden tepki verdiğimizi anlamlandırarak, konunun kaynağına inip kendi gelişim yolumuzda adımlar atabiliriz. Çocuğumuzun hangi davranışı bizde hangi duyguya sebep oldu ve bu duygunun kaynağı ne olabilir? Bunu düşünmek ilk adım olacaktır. Bu diğer taraftan çocuğumuzu ön yargısız dinlemek, konuyu kişiselleştirmeden sadece onun duygularını merak etmek ve anlamak yönünde bize destek sağlayacaktır.
“Çocuğun duygularını dinlemek ve anlamak” için neler yapılabilir?
Okul öncesi veya ilkokulun ilk senelerinde çocuğunuzla oyun oynamak oldukça önemlidir. Lawrence Kohen “Çocuklar kötü bir gün geçirdim konuşalım mı demezler, oynayalım mı derler.” diye bu konuyu özetlemiştir. Oyun çocuklara duyguları hakkında konuşacak olanaklar sunar. Uyumadan önceki zamanlar da çocuğunuzla sohbet için en ideal zamanlardır. Ayrıca çocuğunuz günün herhangi bir saatinde bir duygusundan bahsetmek isteyebilir. Ona duygularını betimlemesi için sorular sorun. Günlük yaşanan olaylar da size bu konuda fırsatlar sunar. “Arkadaşın çok üzgün görünüyor değil mi, sence ne olmuş olabilir?” gibi başka durumlar üzerinden de çocuğunuzun duygularına ulaşmanız mümkün. Burada önemli olan çocuğun duygusunun kabul edildiğini hissetmesidir, çünkü bu gelecekteki duygusal tepkileri de etkiler. Kendi duygularınız hakkında konuşmak da iyi bir yöntemdir. Araştırmalar gösteriyor ki çocuklarla duygularını konuşmak onlara kendilerini güvende hissettiriyor ve zor hislerle baş etmek ve duygu kontrollerini sağlamak yönünde onlara destek oluyor. Çocukların onları zorlayan duygularını anlamak ve duygularıyla baş edeceği yöntemler geliştirmek için bazı etkinlikler ve kaynaklar da kullanabilirsiniz. (Çocuklar İçin Yaratıcı Baş Etme Becerileri, Çocuklar İçin Duygularla İletişim Becerileri veÇocuklar İçin Otokontrol kitapları da çocuğunuz ile ilgili duyguları konuşmak ve düzenlemek konusunda size yardımcı olacaktır.)
Eğer çocuğunuz artık ergenliğe adım atıyorsa ya da tam ergenlik süreci içerisindeyse onunla konuşurken onun fikirlerini ve duygularını anladığınızı gösterin ve kesinlikle onu yargılamadan dinleyin. Bazen genç birey bile yaptığı davranışın altında yatan duyguyu anlayamayabilir bu sebeple duyguya inmenin her zaman çok da kolay olmadığını bilmeniz önemlidir. Ama bunu anlamak için çaba sarf etmek bile gencin kabul edildiğini hissetmesi açısından önemlidir. Bazen kendi hayatımızdan paylaşımlar yaparak aynı duyguları bizim de yaşadığımızı ifade etmek iyi sonuçlar verebilir. Burada konunun duygu paylaşımı olduğunu unutmamalı, sürekli tavsiye vermeye çok odaklanmamalıyız. Bazı gençler ebeveynleriyle diğerlerinden daha fazla paylaşım yaparken diğerleri mizaçları gereği daha içe dönük olabilir ama hepsi anlaşılmak isterler. Dr. Christina Berton “ Onların kendini ifade etme hızına göre hareket edin; çünkü önemli olan onların kendilerini ifade edebilmelerini sağlamak, duygu, düşünce ve ihtiyaçlarını anladığınızı hissettirmektir.” demiştir. Bazen gencin içinde bulunduğu durumu sadece gözlemliyor olmanız “Üzgün görünüyorsun” diyerek konuşmak isteyip istemediğini sormanız bile yeterli olabilir. Konuşmak istemiyorsa zaman tanıyın. Bağımsız bir kimlik arayışı içinde olan gencin sorunlarını istediği kadar paylaşması onun özgürlük alanıdır. Bu özgürlük alanındayken bile paylaşmak istediği zaman orada kendisini bekleyen bir ebeveyni olduğu düşüncesi genci rahatlatır. (Gençlerle pozitif ilişki kurmamız yönünde güçlü bir kaynak olan Richard Lerner’ın “Pozitif Ergenlik” kitabını ve özellikle kız çocuklarının ergenlikten yetişkinliğe giden süreçlerine ışık tutan Lisa Damour’un “Güçlü Kızlar” kitabını okumanızı tavsiye ederim.)
İnsan doğası anlamak ve anlaşılmak üzerine şekillenmiştir. Anlaşılmak bize kendimizi yeterli ve değerli hissettirir. Aksi halde hayatta ne elde edersek edelim(güç, kariyer, başarı, para) içimizde anlaşılmayı bekleyen ve mutsuz bir çocuk bulundurma ihtimalimiz yüksektir.
Çocuklarımız için yapabileceklerimizin en iyisi “Sevgiye ve duyguya zamanında yapacağımız yatırım ve harcayacağımız emektir.” …
Kendini tanımak, çoğu zaman kafa karıştırıcı bir gençlik görevidir.
“İnsanın en büyük mücadelesi kendisi olarak var olmaktır.” dedi karşımda duran 17 yaşındaki genç kız. “Benim hayatımdaki her şey iki sene önce değişti.” diye ekledi. “İki sene önce ne oldu?”…
YKS 2022 tercih süresi bitti ama neler kaldı
Dün itibari ile YKS 2022 tercih süresi bitti. Geçirilen bir seneye bakıldığında özellikle öğrenciler açısından çok ciddi stres oluşturan zor bir sürecin sonuna gelinmiş oldu. Öğrencilerin çoğu bu süreçten ciddi…
Sınav Kaygısının Önemli Nedenlerinden Biri Ortadan Kaldırılabilir!
“Bu yazı bu sene sınava hazırlanma sürecine giren öğrencilerin aileleri için yazılmıştır. Konu gerçek olmakla birlikte kişi isimleri ve detaylar gizlilik açısından değiştirilmiştir…” Sadece bir an istiyorum dedi karşımdaki öğrenci,…
Çocuklar En Az Riskli Gruptalar, Korona Virüsü Kapsalar Bile Hafif Şekilde Atlatıyorlar
Dün sağlık bakanının açıklamasından sonra koronavirüsün ülkemiz sınırları içerisine girdiğini öğrendik. Bugün itibari ile ülkemizde çok daha fazla panik yaşanma durumu olası… Sabah benim de dahil olduğum whatsapp gruplarına özellikle…