Uzun zamandır beklediğim eğitimin ilk günüydü. Heyecandan ve meraktan uyuyamadığım bir gecenin ardından yorgun, telaşlı ama mutlu oturuyordum sınıfta…
Eğitmenimiz içeri girdi, kendini tanıttıktan sonra bizleri tanımak istediğini söyledi. Tam da senelerdir ezberlediğim cümleleri söylemek için sabırsızlanıyorken, eğitmenimizin şu sözleri ile kalakaldım. “Bu sınıfta tüm kimliklerinizi dışarıda bırakın. Öğrenim hayatınız, eşiniz, işiniz, çocuklarınız, arabanız, sahip olduğunuz her şeyi bir kenara bırakarak bana anlatın, SİZ KİMSİNİZ?”
BEN KİMDİM? Soru basit gözüküyordu ama ben derin düşüncelere dalmıştım. Sonrasında annelik kimliğimi bırakamadığımı fark ettim, ben anneyim demezsem eksik kalacağımı düşünüyordum. Peki ne oluyordu? Ben aslında önce bir insan, kadın, duyguları, istekleri, değerleri olan biri değil miydim ?
Annelik o kadar büyülü ve sarhoş edici bir duygudur ki çocuğunuza sahip olduğunuz ilk andan itibaren sizi sarıp sarmalar. Bebeğin kendini annenin bir parçası olarak gördüğü ilk 6 ayı bence anne de hala bebeği kendinin bir parçası olarak görmekle geçirir. Sonra o bebek büyür, yürür, koşar, okula gider ama hala çoğumuz onu bizim bir parçamız olarak görmeye devam ederiz. İtiraf edelim ki elimizde bir fanus olsaydı birçoğumuz çocuğumuzu korumak için oraya koyabilirdik.
Bu koruma içgüdüsüne bazen farkında olmadan kendi hayallerini çocuğun üzerinden gerçekleştirme isteği de eşlik eder. Hatta günümüzde çocuklarının üzerinden bir an bile ayrılmayan anneleri tanımlayan “helikopter ebeveynler “ tanımını sanırım herkes duymuştur. Bu kavramın Psikolog Haim Ginott’un bir çocukla gerçekleştirdiği seansta çocuğun annesini tanımlarken söylediği “Annem, tıpkı bir helikopter gibi sürekli başımın etrafında dönmekte” sözü ile ortaya çıktığını biliyor muydunuz?
Annelerin ve / veya babaların kendi hayallerini çocukların yaşam kurguları, eğitim hayatları, seçeceği meslekleri üzerinden gerçekleştirme isteklerine izotomi görüşmelerinde sıkça rastlıyoruz. Bazen çocukların kendilerinin bile farkında olmadan istedikleri sandıkları gelecek hayallerinin aslında ebeveynlerinin bir yansıması olduğunu üzülerek gözlemliyoruz. Biz görüşmelerde “SEN KİMSİN” ve ileride “KİM OLMAK İSTİYORSUN” sorusunu tüm öğrencilere mutlaka soruyoruz. Çoğu zaman aslında bu konu hakkında hiç düşünmediklerini görüyoruz.
Peki ya siz… Siz anne ve babalar… Tüm sahip olduklarınızı ya da sahip olduğunuzu düşündüklerinizi (çocuklarınız da dahil) bir kenara bıraktığınızda SİZ KİMSİNİZ? Hayalleriniz neler? Sizi mutlu eden ne? Her yeni güne uyandığınızda bireysel olarak sizi hayata bağlayan, yaptığınızda akışta olduğunuz, kendinizi gerçekleştirdiğinizi hissettiğiniz neler var hayatınızda? Şu anda yoksa bile bunların üzerinde düşünmenin tam zamanı… Bunları hayatınıza dahil etmek için neler yapabilirsiniz? Hayat kısa, istediklerimizi yapmak, bizi özgürleştiren ve bize değer katan şeyleri bulmak için bugünden ötesi yok. Ne zaman bu hayattan gideceğimizi bilmiyoruz. Bir gün buradan gittiğimizde neyle anılmak istiyoruz? Bunları sormak için kendimize izin verelim.
Kendini fark etmek, ne istediğini bilmek ve hayat için bir yol planı oluşturmak için sadece biraz çaba sarf etmek gerek… Küfelerimiz dolu, boşaltmaya ihtiyacımız var ama bunu çocuklarımız üzerinden yapmamalıyız. Kendi yüklerimizi fark ederek neye ihtiyacımız olduğunu bilerek, kendi yolculuğumuzda onları boşaltmamız gerekiyor. ABD’li ünlü psikolog M. Scott Peck “Bir çocuk için anne ve babası dünyayı temsil eder, onlar nasıl davranıyorsa çocuklar da mutlaka onları örnek alır” demiştir. Bu yüzden arkamızda bıraktığımız ayak izlerine çok dikkat etmeliyiz.
Hayatta birlikte geçireceğimiz bu kısa zamanda kendi yolumuzu bulmamız ve çocuklarımıza da kendileri olma yönünde cesaret vermemiz kadar onlara her koşulda sevgiyle sarılarak hayatı paylaşmamız ve onlarla birlikte deneyimleyerek öğrenmemiz çok önemli… Hayatın zorluklarının üstesinden ancak sevgi ile gelebiliriz. Sevgiye çok ihtiyacımız var…
“Beraber geldik beraber gidiyoruz oysa,
Vakit az paylaşmak, sarılmak için…
Yaşadığımız coğrafya zor, şartları ağır
Yüreği daha fazla küstürmemek lazım
Sırtımızda ağır küfeler, her gün katlanan,
Ve koşullar bir türlü düzelmeyen,
Sevgiye çok ihtiyacımız var….” Tagore
Kendini tanımak, çoğu zaman kafa karıştırıcı bir gençlik görevidir.
“İnsanın en büyük mücadelesi kendisi olarak var olmaktır.” dedi karşımda duran 17 yaşındaki genç kız. “Benim hayatımdaki her şey iki sene önce değişti.” diye ekledi. “İki sene önce ne oldu?”…
YKS 2022 tercih süresi bitti ama neler kaldı
Dün itibari ile YKS 2022 tercih süresi bitti. Geçirilen bir seneye bakıldığında özellikle öğrenciler açısından çok ciddi stres oluşturan zor bir sürecin sonuna gelinmiş oldu. Öğrencilerin çoğu bu süreçten ciddi…
Sınav Kaygısının Önemli Nedenlerinden Biri Ortadan Kaldırılabilir!
“Bu yazı bu sene sınava hazırlanma sürecine giren öğrencilerin aileleri için yazılmıştır. Konu gerçek olmakla birlikte kişi isimleri ve detaylar gizlilik açısından değiştirilmiştir…” Sadece bir an istiyorum dedi karşımdaki öğrenci,…
Çocuklar En Az Riskli Gruptalar, Korona Virüsü Kapsalar Bile Hafif Şekilde Atlatıyorlar
Dün sağlık bakanının açıklamasından sonra koronavirüsün ülkemiz sınırları içerisine girdiğini öğrendik. Bugün itibari ile ülkemizde çok daha fazla panik yaşanma durumu olası… Sabah benim de dahil olduğum whatsapp gruplarına özellikle…