fbpx

GÜNÜMÜZ TELEVİZYON DİZİLERİ VE GENÇLER ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ

Yeni başlayan dizilerin ilk birkaç bölümünü seyretmeye genellikle zaman ayırıyorum.

İzlerken, karakterlerin özellikleri, diyalogların zenginliği, nasıl bir konu seçildiği ve bu temanın nasıl işlendiğini izlemekten, ben senarist olsaydım diyerek hayal gücümle birlikte o dizinin konusu ve karakterleri ile oynamaktan hoşlanıyorum. Senaryolara olan bu ilgimde, Sayın Gülsüm Öz’den aldığım senaryo yazarlığı derslerinin de büyük etkisi var elbette.

Toplumun çoğunluğunun gündemi ve ilgi alanlarının itina ile tespit edilip, hedef kitleye özel senaryo çalışmalarının başarılı olduğunu görüyoruz.

2017 sezonunda 3 farklı kanalda askerlik temasının işlendiği yeni diziler tam da aynı dönemde başladılar.

Türk toplumunda Mehmetçiklerin yeri her zaman ayrı olmuştur. Onlar kınalı kuzulardır, yüreklerimizin en nadide yerinde pamuklara sarılıdırlar ve kahramanlık öyküleri dillere destandır söyleminden yola çıkarak tahmin edebileceğimiz üzere askerlik dizileri tuttu ve 2018 sezonunda devamı için halktan dolayısıyla kanallardan onay aldılar.

Koçluk yolculuğumda ağırlıklı olarak öğrencilerle çalışma kararı aldığımdan beri, her türlü dış verinin gençler üzerindeki etkilerini daha çok merak eder oldum. Örneğin askerlik dizilerinin, kariyer planlaması yapan 14-19 yaş grubu erkek öğrencilerimiz üzerinde bir etkisi olabilir miydi?

Albert Bandura tarafından geliştirilen sosyal öğrenme kuramına göre temel kavramlar ‘taklit’ ‘gözlem’ ve ‘model alma’ olarak ifade ediliyor.

Modelin özellikleri model alma sürecini etkiliyor ve gözlemcinin özelliklerine ne kadar benzerse, gözlemci, modelin davranışına o kadar benzer davranış sergiliyor. Yaş, cinsiyet ve güçlü karakterli bir modelin toplum içindeki statüsü ise belirgin kriterler oluyor.

Bu kriterlerin çoğunluğunun örtüştüğü bir senaryoda, gençler dizi karakterlerini model alırlar mı?

Harika bir proje olduğuna ve pek çok gencin hayatına yaratıcı dokunuşlar yapacağına inandığım, uygulayıcısı olmaktan büyük keyif duyduğum İzotomi programında, konu ile ilişkilendirebileceğim örnekleri görme fırsatı yakalamış olmak benim şansım oldu.

Yapmış olduğum İzotomi uygulamalarından üçünde 15-16 yaş grubundaki erkek öğrencilerimiz ile çalıştım.

Öğrencilerimizin, ekonomik imkanları, kültürel alt yapıları ve ebeveynlerin öğrenim / iş durumları her birinde farklıydı.

Üç öğrencimiz de kariyer hedeflerinde A ya da B planı olarak asker olmayı istediklerini söylediler.

Üç öğrencimizin sayısal verilerine göre çıkarılan meslek profillerinde üniformalı meslek grubu en uygun grup sıralamasında üst başlıkta yer aldı.

Askerlik dizilerini takip ettiğini söyleyen, ebeveynlerini kaybetmiş ve bir akrabasının yanında yaşayan öğrencimiz, A planı olarak grafik/animasyon alanında çalışıp bu camiada tanınır olmayı hedeflerken, B planı olarak asker olmayı hayal ettiğini söylediğinde ise arzusu “isimsiz bir vatan kahramanı” olmaktı.

Daha yüksek ekonomik olanaklara sahip olan diğer öğrencimiz, ilk tercihini çok para kazanabileceğini düşündüğü bir meslekten yana yapacağını söylerken yine B planı olarak asker olmak istediğini söyledi. Ancak buradaki etkenin diziler değil, hayatında risk ve sorumluluk almamayı tercih etmesinin yansıması olarak, öğrencimizin hiyerarşik bir sistemde yer almak istemesi olduğu görüldü.

Rol model aldığı aile bireylerinin maddi ve manevi destekleri ile yüksek bir kariyer farkındalığına sahip olan üçüncü öğrencimiz, mühendislik dallarında bir tercih yapacağını söylerken, çocukluk hayali olarak askeri pilot olmak istediğini paylaştı. Ancak gözlük kullandığı için askeri okul sınavlarına giremediğini fakat mühendislik okursa dahi sivil havacılık ile ilgili eğitim almayı arzu ettiğini söyledi.

Üç kişilik mini anket sonucumuza göre, dizi etkileşimini sadece bir öğrencimizde görmemize rağmen, büyük ve güçlü bir camiaya aidiyet hissinin, çocukluk hayallerindeki kahramanlık rollerinin, nesilden nesile aktarılan askerlik öykülerinin kapsayıcı etkisini günümüzün 16 yaş gençliğinde izliyoruz.

Belki başka diziler, farklı modeller gençlerimiz üzerinde etkilidir ve öğrencilerimizin anlatacakları yepyeni gündemleri vardır.

Yeni İzotomi görüşmelerimde de ilginç öykülerle karşılaştıkça paylaşmaya devam edeceğim.

BİZİM ÇOCUK PEK KONUŞMAZ

Sıklıkla duyduğumuz cümlelerden biridir bu. Aile çocuğunu İzotomi ya da koçluk görüşmelerine getirir. Öğrenci ile görüşmemiz başlamadan önce hafifçe kulağıma eğilir ve olabildiğince kısık bir sesle ‘’bizim çocuk pek konuşmaz…

YAŞAMIMIZDAKİ KEŞKELERİN DÖNÜŞÜMÜ

Keşke. Bana en acıklı kelime gibi gelir bu ‘’keşke’’. Yaşanmamış ve yaşanmış tüm pişmanlıklar bu 5 harfe sığıverir birden. Kişinin yapmak isteyip de yapamadıklarının hayali ile yapıp da pişman olduklarının…